zorlarin-adami-ufuk-tandogan-cuneyt-turktan

Zorların Adamı Ufuk Tandoğan

Washington’da 2017 Dünya Bankası toplantılarının hemen arkasından Bükreş’e uğradım. Erkan beye Washington izlenimlerimi anlatırken Ufuk beye uğrayalım dedi. Bu vesileyle Garanti Bankası CEO’su Ufuk Tandoğan’ın ofisinde bir araya gelip farklı konularda da sohbet imkanı buldum.
* * *
   Romanya’nın ekonomik krizin etkilerini halen yaşamakta oldugu günlerde Bükreş’e gelmiş. Romanya bankacılık sisteminin inceliklerini çok iyi anlayarak beş yıldır üstlendiği görevle hem bankanın kurumsal büyümesini sağlarken hem de piyasa ekonomisini gün ve gün takip eden kişiliği ile bankacılık risklerini minimize etme fırsatı yaratmış. Bankacılığın yanında bilmediğimiz başka sorumlulukları olduğunu da duyma imkanım oldu.
   Garanti grubunun sahip olduğu bir Leasing firması, ayrıca tüketici finansman kuruluşu ve de operasyonel araç kiralama şirketinin performanslarından da sorumlu olarak çok yönlü bir üst düzey yönetim sergiliyor. Özetle benim gördüğüm Romanya’ya çok sıkı adapte olmuş ve üst üste yılın bankacısı seçilirken çalıştığı Garanti Romanya’da her yıl ülke çapında düzenlenen çeşitli ödüllere layık görülmekte.
* * *
   Ufuk Tandoğan sakin görünüşlü olmasına karşın sonuç odaklı ve çok disiplinli olduğu gözden kaçmıyor. Başarısına uzun vadeli plan çerçevesinde riskleri gözeterek müşterilerle uyum içinde etkin bir satış stratejisi ile ulaşmış.
   Romanya’da 36 banka faaliyet gösteriyor. Bu bankaların yarısının % 1’inin altında pazar payı bulunuyor. Bunun yanında ilk üç bankanın pazar payı ise 40%’ların üzerinde seyrediyor. 2008 kriz yıllarında Garanti’nin pazar payı % 0.6 iken dört yılda yüzde 400’e yakın bir büyüme ile %2.3 lere ulaşmış.
   Kriz sonrasında sektörde bir yeniden yapılandırma süreci başlamış. 2008’lerde sektörde 72 bine yakın çalışan varken kriz sonrası bu rakam 55 binlere düşmüş. Aynı şekilde şube sayıları ise 6500’lerden 4800’lere inmiş.
   Ufuk Tandoğan, Romanya bankalarını AB ortalamalarıyla kıyasladığında sermaye yeterlilik rasyosunun %20’ler seviyesine gelerek AB ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğinin, sorunlu krediler için ayrılan karşılıkların da teminat bulunmasına karşın yüzde 55’ler gibi kuvvetli bir rasyoya ulaştığının altını önemle çizdi.
   Kredi kartı piyasasının çok gelişemediğini ve sektör genelinde penetrasyonun düşük kaldığını belirtirken kurumların kullandığı kredi taleplerinde de son yıllarda önemli bir artış kaydedilmediğini belirtti. Özellikle batılı büyük şirketler fonlamalarını kendi ülkelerinden yaptıkları için Romanya bankacılığına olan katma değerin nispeten düşük kaldığını da önemle belirtti. Buna karşılık mortage’e dayalı kredilere talep yoğunluğu olduğu ve bu kredilerin önceki senelere göre artışta olduğuna değindi. Sektörde likiditenin oldukca yüksek olduğuna, mevduatların sürekli olarak arttığına da değindi.
   Sektörde yüzde 45 gibi pazar payı olan üç büyük bankanın ağırlığı olduğu ve Garanti’nin aktif büyüklük bakımından ilk 10 banka arasında yer aldığını söyledi. Üstelik şube ve personel sayısı açısından da diğer bankalara nazaran çok daha verimli çalıştığının altını çizdi.
   Ekonomik kriz sonrası, Romanya bankaları kriz sonrası sorunlu krediler için 11 milyar Euro provizyon ayırmış. Sektörü son yıllarda zorlayan konulardan birisi ise kalifiye iş gücü bulmak. Kalifiye iş gücü bulmakta sadece bankacılıkta değil bütün sektörlerde zorluk çekildiğini ve işsizlik oranının ülke genelinde %4.6 gibi düşük seviyelerde olması, büyük şehirlerde bu oranın yüzde 1 seviyelerine inmesinin de bu sorunu tetiklediğini konuştuk. Bankacılıkta yetişip özel sektör ve kamu kurumlarına gidenlerin sayısı son yullarda oldukça fazlalaşmış.
   Bankacılık sektörünü en zorlayan konulardan bir diğeri ise insolvency (iflas erteleme) yasasıymış. Şirketler  mahkemelere kararı aldırıp yeni bir şirket vasıtasıyla faaliyetlerine başka kişiler adına aynen devam edebildiğinden ve bu durumda bankaların alacakları dondurulduğundan kayıplar yaşıyorlar ve elleri kolları bağlı kalıyor. Insolvent olan şirketler sadece banka borçlarını ödememekle kalmadığı gibi devlete olan borçlarını da ödemiyorlar. Bu konuda Romanya çevre ülkelerle karşılaştırıldığında yüksek rakamlarla karşılaşıyoruz. Son yıllarda neredeyse mevcut faal şirketlerin % 5’lik kısmı insolvency yasasının koruması altına girmiş.
   Avrupa Birliği fonlarının yeterince kullanılamaması da ekonomik gelişme açısından ayrı bir sorun yaratıyor. Bugüne kadar yeterince sağlıklı proje üretilememiş ve güven mekanizması tesis edilememiş. Bunun yanında sadece tarım sektörü ile ilgili projeler hayata geçebilmiş. Aslına bakılırsa yapısal reformlar sağlanırsa hem AB fonları hem de Dünya Bankası fonları sayesinde özellikle altyapı konularında büyük destekler alınabilir.
* * *
   Ufuk Bey’in cok özel bir tarafı da Romanya coğrafyasını derinine incelemesi. Bunun en güzel örneklerini de zaman zaman gezdiği ve ziyaret ettiği pek popüler olmayan fakat çok özel yerleşim bölgelerini kaleme alıp Hayat okuyucuları ile paylaşıyor. En son ziyaret ettiği Transilvanya’nın bir köyü olan Viscri’de Prens Charles’ın evinin olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş olduk.